40. UNESCO Dünya Miras Komitesi zirvesi-Yılmaz Parlar

ÖZGÜR GÜRSES ÖZGÜR GÜRSES





40. UNESCO’DA ÇOK SES
İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleşen 20 Temmuz’a 2016 tarihine kadar sürecek olan tartışmalarıda beraberinde getiren 40. UNESCO Dünya Miras Komitesi zirvesi, panellerle devam ediyor.
UNESCO Neden İstanbul’da ? Etkin mi? Neyi Koruyor ? Kuruluş yıllarından bu günlere kadar yapılan sözleşmeler, anlaşmalar yürürlüğünde varlık gösteriyor mu ?
UNESCO Dünya Miras 40. Oturumu'nda Dünya Mirasının Korunmasına Dair İstanbul Bildirgesinin kabul görmesinden sonra delegeler çalışmalarına başladı.
Toplumların kökenlerini geçmişe bağlama gerek somut gerekse somut olmayan kültürel miras kavramları yerleşmiş olmakla birlikte, bunların korunması, gelecek nesillere aktarılması, yönetimi konularında hâlen tartışmalar devam etmektedir.   
TMMOB -Türkiye Mimar Mühendisleri Odalar Birliği- Çevre Mühendisleri Odası bildiri yayınlayarak, kırkbeşe yakın çağrıcı kurumlar ile karşı oturum düzenleniyor.
Gerekçenin özeti; “Doğal ve kültürel varlıklar listelere alınarak, tahrip edilmeleri görmezden gelinerek yakılıp yıkılmalarını sağlayanlarla birlikte korunamaz.
Dünya Mirası Listesi’ndeki Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri’nin oluşturduğu kültürel peyzaj içinde ve etki alanında bulunan başta Kurşunlu Camii, Dört Ayaklı Minare, kiliseler ve yüzlerce yıllık yaşam alanlarının yer aldığı Sur İlçesi’nin, savaşla yıkılıp yok edilmesinden söz edilmeyecek. Sermayenin kar hırsını tatmin için yapılan barajın suları altında kalacak olan binlerce yıllık yerleşim ve arkeolojik sit alanı Hasankeyf ise listede olmadığı için gündeme bile alınmayacak.
Hükümetlerin finansı ile varlığını sürdüren, savaşlar yaşanırken, yıkımlar ve tahribatlar olurken sessizliğini koruyan ve kayıtsız kalan UNESCO; İstanbul'un 8500 yıllık tarihine ait bilgilere ulaştığımız Yenikapı'da, 1 milyon metrekare deniz alanının doldurulmasına göz yuman ve tarihi görmezden gelen İstanbul’daki talandan sorumlu yerel yöneticiyi, İBB Başkanı’nı, “kültürel mirasın korunması konusundaki şahsi katkıları için” madalya ile onurlandırdı.
UNESCO’nun, kültür ve doğal varlıklara ilişkin “ortak miras”, “tarafsızlık” ve “koruma” söylemlerine güvenmiyoruz.
Bizler yaşadığımız alanlardaki kültürel dokuların hükümetler ve onların oluşturduğu kurumlarla değil; bizzat yerinde, halklarla birlikte korunabileceğini, böylece miras olarak gelecek nesillere taşınabileceğini düşünüyoruz. Yaşamı, tarihi ve kültürel belleği korumak isteyen herkesi, tüm kurumları; savaşlara, sermaye saldırılarına, bunları yürüten hükümetlere ve onları aklayan UNESCO benzeri oluşumlara karşı koyacak dayanışmayı örmeye, soyut söylemler yerine doğal, tarihi ve kültürel varlıkları nasıl koruyacağımızı birlikte tartışmaya davet ediyoruz.”Şeklinde
Panellere gelelim;
UNESCO Dünya Mirası Koruma Merkezi Direktör Mechtild Rössler ve 40.Dünya Miras Komitesi Başkanı Büyükelçi Lale Ülker ile UNESCO Genel Direktör Yardımcısı Francesco Bandarin’in katılımıyla yapılan toplantıda George Papagiannis moderatörlüğü üstlendi.

Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’nı katıldığı, Türkiye Daimi Temsilcisi Büyükelçi Hüseyin Avni Botsalı^nın moderatörlüğünü yaptığı UNESCO Genel Direktör Yardımcısı Francesco Bandarin, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Dr.Zülküf Yılmaz, Koç Üniversitesinden Prof. Dr. Christina Luke’nın katıldığı panelde önemli mesajlar verildi.
Panelde konuşulan bazı bölümler özeti;
Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı “DAEŞ’in Suriye’de Kaçak kazılar ve kültür varlığı kaçakçılığı vasıtayla kendisine finansman sağladığı ve bu konularda Türkiye’nin etkisiz kaldığı şeklinde iddialar haksız ve çirkindir. Kendi kültür varlıklarımız için nasıl bir hassasiyet taşıyorsak, Suriye’nin, Irak’ın ve komşu ülkelerin kültür varlıkları ve onların sağlıklı muhafazası için aynı hassasiyeti taşıyoruz. Suriye'de de PKK terör örgütünün kültür varlıklarına verdiği zararın boyutlarını bugün hepimiz Diyarbakır'da da Nusaybin'de de görüyoruz. Diyarbakır Sur içi ve Hevsel Bahçeleri'nin UNESCO Kültür Mirası'na dahil edilmesi hükümetimizin girişimiyle gerçekleşmiştir. Bugün de gerek Diyarbakır'da gerek başka yerlerde tarihi eserlere verilen zararın onarılması, giderilmesi için Türkiye sözleşmedeki kuralları ve yönlendirmeleri uygulayarak elinden geleni yapıyor ve yapacak. Buradaki tahribatın, verilen zararların sorumlusunun, bölgede sadece insan canına değil, kültürel değerlere saldıran PKK terör örgütü olduğunu bir kere daha vurgulamak istiyorum. Bununla mücadele her alanda olduğu gibi bu alanda sürüyor, sürecek."  Suriye acil durum kırmızı listesini ilgili paydaşlara dağıttık, Türkçeye çevirdik. Türkiye’deki müzelere, koleksiyonculara, emniyet müdürlüklerimize ulaştırdık. ÜKOM’un hazırladığı kırmızı listedeki kültür varlıklarının yasa dışı ticaretini engellemek üzere tedbirlerimiz aldık. Bu kırmızı listede örnek olarak gösterilen kültür varlıkları farkındalık oluşturmaya yöneliktir. Bunlar kaçırılmış olan eserler değildir, sadece Suriye ve Irak’taki eserlere örnek olmaları ve şüpheli durumlarda kıyas yapılabilmesi için hazırlanmış görsellerdir. Ne yazık ki yaşanan terör olayları ve çatışmalar özellikle bölgemizde hoyratça kültürel mirasa zarar veriyor. Türkiye’nin bu alandaki merkezi konumu, dünya mirasına, insanımıza, bölgemize karşı sorumluluğumuzu daha da arttırıyor ”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı kadir-topbas Topbaş “2015 Nisan ayında UNESCO’nun kuruluşunun 70. yılı münasebetiyle Paris’te merkezi ziyaret ettik. Orada bize bir plaket verildi. Yaptığımız çalışmalarla ilgili başarılarımız övüldü. Birileri bizleri farlı değerlendirdi. UNESCO’ya İstanbul’la ilgili şikayetlerde bulundular. Biz elimizde ne varsa geleceği taşımaya hassasiyet gösteriyoruz. Yine bize onur madalyası verildi. İstanbul’daki metro çalışmaları sırasında Yenikapı’da Arkeolojik kazı alanı olarak belirlediğimiz yerde, Arkeolojik bir müze yapıyoruz. Projeler yapıldı. Bir müze haline getiriyoruz”
UNESCO Dünya Mirası Koruma Merkezi Direktör Mechtild Rössler “Ani Harabeleri'nin adaylık listesinin içerisinde yer alıyor. Komite bu bölgeyle ilgili bir karar verecek. Dünya Kültürel Mirası Sözleşmesinin ruhunda iş birliği yatmaktadır. Bu nedenle de daha sonraki aşamalarda neler yapılacağını göreceğiz ama komitenin kararına bağlı her şey." 
40.Dünya Miras Komitesi Başkanı Büyükelçi Lale Ülker " 2015 yılı sonunda terör örgütü tarafından başlatılan saldırılar neticesinde alanda yer alan kültür varlıklarında hasar meydana gelmiştir. Alanın durumu o tarihten bu yana UNESCO ile iş birliği halinde 1972 tarihli UNESCO Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi ve buna bağlı rehber ilkeler uyarınca yetkili makamlarımızca ele alınmıştır. Alanda kamu düzeninin tesisi amacıyla terörist örgüte karşı güvenlik güçleri tarafından operasyon 
yürütülmüştür. UNESCO' ya süreç boyunca konuya son derece hassasiyetle yaklaştığımız, alanın hiçbir şekilde zarar görmesini istemeyeceğimiz, konunun ilgili kurumlarımızca ciddiyetle takip edildiği yönünde bilgi verilmiştir. Bu çerçevede Kültür ve Turizm Bakanlığının 60 uzmanı alanda inceleme yapmış, hasar tespitinde bulunmuş ve ön raporlar UNESCO Sekreteryası, Dünya Miras Merkezi ile paylaşılmıştır. Bizim için kültürel miras tüm insanlığa ait evrensel mirasın bütünüdür. Bu anlayış ve koruma bilincine sahip olduğumuz için 2013'te rekor düzeyle oyla Dünya Miras Komitesine seçildik. Geçtiğimiz yıl Bonn'da yapılan toplantıda da Dünya Miras Komitesinin dönem başkanlığını devraldık ve bugün burada Dünya Miras Komitesinin 40. toplantısını yapıyoruz. Türkiye, 1972 tarihli UNESCO Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesinin hükümlerine müdriktir. Sözleşmeye her taraf devlete olduğu gibiTürkiye'ye de miras alanlarını koruma yükümlülüğü verdiğini biliyoruz. Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peysajı isimli alanımızın sözleşme ruhuna uygun ve UNESCO ile işbirliği içinde korunması ve gereken mekanların rehabilite edilmesi için elimizden geleni yapmaktayız. Zaten Dünya Miras Komitesine ev sahipliği yapan Türkiye'den de bunun dışında bir şeyin beklenmemesi gerekir."
Kültürel mirasın korunması, Ülkemiz, hem somut hem de somut olmayan kültürel miras açısından zenginliğiyle dünyanın sayılı ülkeleri arasındadır..Kültürel mirasın korunmasında gerçekleşebilecek en büyük adım Toplumsal bilincin yükselmesi, entelektüel seviyenin artması

Kültürel mirasa karşı, temelde iki farklı yaklaşım  “evrensel yaklaşım” Buna göre, kültürel miras tüm insanlığın ortak geçmişidir ve bu nedenle ülke sınırlarını aşan bir öneme sahiptir.  Bunlar eski eserlerin, kültürel miras ürünlerinin alınıp satılmasını destekleyen bakış açısı sahiptir.
İkinci yaklaşım “milliyetçi yaklaşım” kültürel miras ürünleri, öncelikle ele geçtiği ülkeye aittir.  eski eserlerin alınıp satılması ve kullanılması belirli yasalarla sınırlandırılmıştır.

UNESCO ve diğer yazılı belgelerde bahsi geçen kültürel miras kategorileri;  Somut kültürel miras, Taşınır kültürel miras (Heykel, arkeolojik malzeme, tablo, çini vb.), Taşınmaz kültürel miras (anıtlar, arkeolojik sitler kentsel doku vb.), Su altı kültürel mirası, Somut olmayan kültürel miras, ve Doğal mirasdır.

UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listelerinde ülkemizin 2013 yılı itibarıyla kayıtlı 11 adet mirası vardır; Meddahlık Geleneği, Mevlevi Sema Törenleri,  Âşıklık Geleneği, Karagöz, Nevruz (Azerbaycan, Hindistan, İran, Kırgızistan, Özbekistan ve Pakistan ile ortak olarak, Geleneksel Sohbet Toplantıları (Yaren, Barana, Sıra Geceleri, Alevi-Bektaşi Ritüeli Semah, Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali,
Geleneksel Tören keşkeği, Mesir Macunu Festivali, Türk Kahvesi ve Geleneği, Ebru Sanatıdır.

Ülkemizde Dünya Miras Listesi’nde bulunan kültür varlıkları; İstanbul’un tarihi anıtları, Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası (Sivas), Hattuşaş (Çorum), Nemrut Dağı (Adıyaman), Kssanthos-Letoon (Muğla-Antalya), Safranbolu (Karabük), Troia (Çanakkale), Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi , Çatalhöyük (Konya), Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj alanı ( İzmir), Bursa ve Cumalıkızık ; hem kültürel hem de doğal miras olarak ise Göreme Millî Parkı ve Kappadokia (Nevşehir) ve Pamukkale-Hierapolis (Denizli)’dir.
.
Bunlar içinde İstanbul’un Tarihsel anıtları dört bölgeye ayrılmıştır. Sultanahmet Arkeolojik alanı, Bizans dönemi eserleri; Süleymaniye bölgesi, Mimar Sinan ve külliyeyi çeviren ahşap konutlar;
Zeyrek bölgesi, Bizans dönemi manastır alanı ve etrafındaki ahşap mimari doku ve Karasurları Erken Bizans.şeklinde gruplandırılmıştır.
yilmazparlar@yahoo.com

Yorumlar